2.09.2008

İzmarit...


Kültabağının içinde iki izmarit ;
Biri yan yatmış diğerinin bükük beli...
Hüzünle bakıyorum kokuşmuş cesetlerine,
Oysa henüz on dakika önceydi,
Yirmi otuz nefeslik ömürleri tükenmeden,
Birbirlerine küsüp sırtlarını dönmüşlerdi...
İkisi de öylece bekliyordu masamın üstünde,
Saatlerce gözlerimi ayırmadan onları izledim...
Belki konuşurlar son kez sarılırlar diye,
Ama gururun o soğuk nefesi düşerken ortalarına,
İnatlarının sert pençesi değmişti yüreklerine...
Kanıyorlardı;usul usul,yavaş yavaş kanıyorlardı...
Bense cellatları seçilmiştim bu gece.
Gururları ikna edememişken ayrılığı,
Önce sağ tarafta bekleyen düşmüştü ateşe...
Konuşmadılar;ne bir ses,ne bir çığlık,
Herşeyi çoktan kabul etmişler gibi,
On dakika arayla karıştılar nefesime...
Kültabağımın içinde iki izmarit,
Biri yan yatmış diğerinin bükük beli,
Hüzünle bakıyorum kokuşmuş cesetlerine...
Lambayı kapatıp yatağıma uzanıyorum,
Duvarlarda ardarda yankılanan öksürük sesleri,
Peşine bir hengame patlıyor ciğerlerimde...
Elimi ağzıma götürüyorum dudaklarımda bir ıslaklık,
Sıcak birşeyler süzülüyor boynumdan gövdeme...
Kanıyorlardı;usul usul,yavaş yavaş kanıyorlardı...
On dakika arayla karışmışlarken nefesime,
Konuşmadan,gizli gizli içimde birbirlerini arıyorlardı...
Derler ya "her insan kendi celladıdır"
Seni arıyordum gururun o soğuk nefesi düşmüşken,
İnadın sert pençesi değmişken yüreğime...
Biliyorum aynı gökyüzüne bakıyoruz çok uzaklardan,
Aynı havayı çekiyoruz ciğerlerimize...
Ama kültabağımın içinde iki izmarit,
Usul usul,sessiz sessiz kanıyorum...
Ve kendi celladım oluyorum seni düşündükçe...

Hiç yorum yok: